top of page

58 results found with an empty search

  • Su İçmenin 7 Bilimsel Faydası

    Su içmek fiziksel performansı desteklemeye, kilo vermeye, baş ağrılarını ve kabızlığı önlemeye ve daha fazlasına yardımcı olabilir. İşte bol su içmenin kanıta dayalı 7 sağlık faydası. 1. Enerji Seviyelerini ve Beyin Fonksiyonlarını Önemli Ölçüde Etkiler Çalışmalar, vücut ağırlığının %1-3'ünün kaybı gibi hafif dehidrasyonun bile beyin fonksiyonlarının birçok yönünü bozabileceğini göstermektedir. Genç kadınlar üzerinde yapılan bir çalışmada, araştırmacılar egzersizden sonra %1,4'lük sıvı kaybının hem ruh halini hem de konsantrasyonu bozduğunu ve baş ağrısı sıklığını arttırdığını kanıtlamıştır. Aynı araştırma ekibinin birçok üyesi genç erkekler üzerinde benzer bir çalışma yürüttü. %1,6'lık sıvı kaybının çalışma belleğine zarar verdiğini ve kaygı ve yorgunluk hissini artırdığını buldu. %1-3'lük bir sıvı kaybı, 68 kg ağırlığındaki bir kişi için yaklaşık 0,5-2 kg vücut ağırlığı kaybına eşittir. Bu, egzersiz veya yüksek ısı sırasında bırakın, normal günlük aktiviteler sırasında bile kolayca meydana gelebilir. Çocuklardan yaşlı yetişkinlere kadar çeşitli deneklerle yapılan birçok başka çalışma, hafif dehidratasyonun ruh halini, hafızayı ve beyin performansını bozabileceğini göstermiştir. 2. Baş Ağrılarını Önlemeye ve Tedavi Etmeye Yardımcı Olabilir Susuz kalmak bazı kişilerde baş ağrılarını ve migreni tetikleyebilir Araştırmalar, baş ağrısının, susuzluğun en yaygın semptomlarından biri olduğunu göstermiştir. Dahası, bazı çalışmalar, sık sık baş ağrısı çeken kişilerde su içmenin baş ağrılarını hafifletmeye yardımcı olabileceğini göstermiştir. 102 erkek üzerinde yapılan bir çalışmada, günde 1,5 litre ek su içmenin, migren semptomları için bir puanlama sistemi olan Migren Spesifik Yaşam Kalitesi ölçeğinde önemli iyileştirmelerle sonuçlandığı bulunmuştur. Ayrıca, daha fazla su içen erkeklerin %47'si baş ağrısında iyileşme bildirirken, kontrol grubundaki erkeklerin yalnızca %25'i bu etkiyi bildirmiştir. Ancak, tüm çalışmalar aynı fikirde değildir ve araştırmacılar, yüksek kaliteli çalışmaların eksikliği nedeniyle, artan hidrasyonun baş ağrısı semptomlarını iyileştirmeye ve baş ağrısı sıklığını azaltmaya nasıl yardımcı olabileceğini doğrulamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğu sonucuna varmıştır. 3. Kabızlığı Gidermeye Yardımcı Olabilir Kabızlık, seyrek bağırsak hareketleri ve dışkılama zorluğu ile karakterize yaygın bir sorundur. Sıvı alımını artırmak genellikle tedavi protokolünün bir parçası olarak önerilir ve bunu destekleyen bazı kanıtlar vardır. Düşük su tüketimi, hem genç hem de yaşlı bireylerde kabızlık için bir risk faktörü gibi görünmektedir. Sıvı alımını artırmak kabızlığı azaltmaya yardımcı olabilir. Maden suyu, kabızlığı olanlar için özellikle faydalı bir içecek olabilir. Çalışmalar, magnezyum ve sodyum açısından zengin olan maden suyunun kabızlığı olan kişilerde bağırsak hareketi sıklığını ve kıvamını iyileştirdiğini göstermiştir. 4. Böbrek Taşlarının Tedavisine Yardımcı Olabilir Daha önce böbrek taşı geçirmiş kişilerde su alımının tekrarlamayı önlemeye yardımcı olabileceğine dair sınırlı da olsa kanıtlar vardır. Daha fazla sıvı alımı böbreklerden geçen idrar hacmini artırır. Bu, minerallerin konsantrasyonunu seyreltir, böylece kristalleşme ve küme oluşturma olasılıkları daha düşüktür. Su ayrıca taşların ilk oluşumunu önlemeye yardımcı olabilir, ancak bunu doğrulamak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır. 5. Alkolün Etkilerini En Aza İndirir Alkol içtikten sonra yaşanan hoş olmayan semptomların hafifletilmesinde su, oldukça etkilidir. Alkol bir diüretiktir, bu nedenle aldığınızdan daha fazla su kaybetmenize neden olur. Akşamdan kalmalığın ana nedeni susuzluk olmasa da, susuzluk, yorgunluk, baş ağrısı ve ağız kuruluğu gibi semptomlara neden olabilir. Akşamdan kalmalığı azaltmanın iyi yolları, içecekler arasında bir bardak su içmek ve yatmadan önce en az bir büyük bardak su içmektir. 6. Kilo Vermeye Yardımcı Olabilir Bol su içmek kilo vermenize yardımcı olabilir. Bunun nedeni suyun tokluk hissini artırabilmesi ve metabolizma hızınızı yükseltebilmesidir. Bazı kanıtlar, su alımını artırmanın metabolizmanızı hafifçe artırarak kilo kaybını destekleyebileceğini ve günlük olarak yaktığınız kalori miktarını artırabileceğini göstermektedir. Fazla kilolu 50 genç kadın üzerinde yapılan 2013 tarihli bir çalışma, 8 hafta boyunca yemeklerden önce günde 3 kez ek 500 ml su içmenin, çalışma öncesi ölçümlerine kıyasla vücut ağırlığında ve vücut yağında önemli azalmalara yol açtığını göstermiştir. Zamanlama da önemlidir. Yemeklerden yarım saat önce su içmek en etkili yöntemdir. Kendinizi daha tok hissetmenizi sağlayarak daha az kalori almanızı sağlayabilir. Bir çalışmada, yemeklerden önce 0,5 litre su içen diyet yapanlar, yemeklerden önce su içmeyen diyet yapanlara göre 12 haftalık bir süre içinde %44 daha fazla kilo verdiler. 7. Fiziksel Performansın Yükselmesine Yardımcı Olur Vücudunuzdaki su miktarının sadece %2'sini kaybetseniz dahi dehidrasyonun fark edilir bir etkisi olabilir. Ancak sporcuların ter yoluyla su ağırlıklarının %6-10'unu kaybetmesi nadir değildir. Bu durum, vücut sıcaklığının değişmesine, motivasyonun azalmasına ve yorgunluğun artmasına yol açarken; egzersizi hem fiziksel hem de zihinsel olarak çok daha zor hale getirir. Kaslarımızın yaklaşık %80'inin su olduğunu düşündüğünüzde tüm bu gerçekler şaşırtıcı gelmeyecektir. Yoğun egzersiz yapıyorsanız ve terleme eğiliminiz varsa, susuz kalmamak performansınızı maksimize etmenize yardımcı olabilir. Doğa ile uyumun getirdiği sağlıkla, huzurla ve güvenle... Kaynak ve Referanslar 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27

  • İlkbaharın Getirdikleri: Kedilerde Mevsimsel Değişiklikler

    Mevsimlerin değişmesi, özellikle de kıştan ilkbahara geçilmesi insanlar için heyecan verici olabilir. Sıcaktan soğuğa veya ıslaktan kuruya geçiş, gardıropta değişiklik veya klima veya ısıtıcı kullanımı gibi ayarlamalar gerektirebileceği gibi ruh halimizi, genel tavırlarımızı hatta standart bir günden beklentilerimizi de etkileyebilir. İnsanların mevsimsel değişikliklerin farkında olduğu gibi, kediler ve köpeklerinde de bu değişikliklerin farkındadır ve insanlar gibi onlar da bazı değişiklikler yapmak isteyeceklerdir. Peki mevsim değişikliklerinde kedilerimizdeki hangi değişiklikler normaldir? Hangi değişiklikler endişe yaratmalıdır? Ve hangi değişiklikler gözlem altında tutulmalıdır? A. Davranışsal Değişiklikler Kedilerde, mevsim değişikliklerinin bir sonucu olarak ani davranış değişiklikleri de fark edebilirsiniz. Mevsim geçişinin yaklaştığını gösterebilecek bu tür ani değişiklikler şunlardır: Genellikle sakin bir kedinin aniden sinirlenmesi Normalde tercih etmedikleri yerlerde uzun süre yatması Normalden daha fazla içeride veya dışarıda kalmayı tercih etmek Ani enerji patlamaları veya düşüşleri Tüm kedilerin aynı olmadığını unutmayın. Kedinizin tepkisi, sosyal medyada karşınıza çıkan bir diğer kedinin tepkisinden farklı olabilir. Özetle: Kedi ebeveynleri olarak kedinizi tanımanız önemlidir; davranışlarında neyin normal neyin sıra dışı olduğunu not edin. Bu, kedinizin yıl boyunca bu değişiklikler sırasında neye ihtiyaç duyduğunu belirlemenize yardımcı olabilir. Mevsimsel Duygusal Bozukluk Kış aylarında sıcaklıkların düşmesinin yanı sıra, geceler uzadıkça günler de kısalır. Bu ani günlük değişim insanların ruh sağlığını etkileyebilir ve bu da mevsimsel duygusal bozukluk olarak bilinen bir duruma yol açabilir. İnsanlar için genellikle sonbahar ve kış aylarında görünen mevsimsel duygusal bozukluk kedilerde bahar aylarında  da görülebilmektedir. Kediler, havaların ısınmaya başlaması ile birlikte çimlerde uzanmak, ağaçlara tırmanmak, koşmak ve avlanmak ister. Bunu yapamamaları ise strese neden olabilir. Bu durumda onları kucağımıza alıp veya tasma takıp dışarıya çıkarma girişimimizin ise onu daha büyük bir stresin içine attığını görürüz. Ancak eve döndüğümüzde dışarıda olmayı istemeye devam ettiklerini fark ederiz. Bunun nedeni; artık onlar için ne yazık ki güvenli olmayan sokaklardan kurtardığımız kedilerimizin, sokakları species memory denilen "tür hafızası" ile hatırlamalarıdır. Kedilerde mevsimsel duyusal bozukluk belirtileri genelde aşağıdaki gibidir: Enerji eksikliği ve aşırı yorgunluk Yorgunlukta ani değişiklikler Uzak davranış Gece huzursuzluğu Aşırı sinirlilik Çözüm: İlkbaharın gelişiyle onu, kedi filesi ile güvenli hale getirdiğini balkonunuza çıkarabilir, Kedi oltası, bir ipin ucuna bağlayacağınız eski bir çorap gibi av simülasyonları ile oynatabilirsiniz. 2.İştahta Değişiklik Mevsim geçişlerinde kedinizin yeme alışkanlıklarında da değişiklikler fark edebilirsiniz. Kediler sonbahar ve kış gibi daha soğuk mevsimlerde daha fazla yeme eğilimindedir. Kedinizin yazdan sonbahara geçişte iştahının arttığını veya kıştan ilkbahara geçişte iştahının azaldığını fark edebilirsiniz. Bu onların soğuk havalardan korunmak için yeterli enerji alımı ve yap katmanı oluşturmaları, sıcak havalardan korunmak için ise vücutlarını hafifletmeleri için yaptıkları bir değişikliktir. Dönemsel olarak gerçekleşen bu durumlara direnmesi için yemeğini sınırlamak ya da yemeye zorlamak stres yaşamasına neden olacaktır. Elebette tehlike sınırlarını görebilecek kadar gözlem altında tutunuz ancak ona ve kendisine dair içgüdülerine de güveniniz. Çözüm: Bu süreçte onu doğal içeriklere sahip vitamin ve minerallerle destekleyebilirsiniz. B. Fiziksel Değişiklikler Kediler, mevsim geçişlerinde davranışsal değişikliklerin yanı sıra fiziksel değişiklikler de yaşarlar. Tıpkı vahşi doğadaki kedi ataları gibi, kediler de çok yönlüdür ve çevrelerindeki değişikliklere uyum sağlayabilirler. En dikkat çekeni, kedilerin vücut sıcaklığını korumak için sıcaklığa göre ayarlanan tüylerindeki değişikliklerdir. 1.Tüy Yapısındaki Değişiklikler Kediler kürklerini yılda yaklaşık iki kez değiştirirler. Kediler yeni yapıdaki tüylerine yer açmak için eski tüylerini dökerler, bu değişim mevsim geçişlerinde sıcaklık değişimlerinden kaynaklanır. Yazdan sonbahara geçiş sırasında, soğuk aylarda kendilerine sıcaklık veren kalın tüyler e yer açmak için tüy dökerler. Buna karşılık, bu kalın tüyler, yılın daha sıcak aylarına hazırlık olarak kıştan ilkbahara geçiş sırasında ince yaz tüyleri ne yer açmak için dökülür. Kediler bağımsız varlıklar olduklarından, genellikle tüy dökme işini kendileri hallederler. Ancak kedi ebeveynleri olarak, güzel ve sağlıklı bir tüy için ve yeni tüylerinin büyümesini kolaylaştırmak için tüy dökme süreci boyunca nazikçe fırçalamamız ve yeni tüyleri desteklememiz önerilir. Bu aynı zamanda kediniz için bir bağ kurma aktivitesi olarak da hizmet edebilir ve bundan keyif alabilir! Çözüm: Değişim sürecini desteklemek için koparmayan, hassas fırçalarla nazikçe taramak, Yeni tüylerin yapısını desteklemek için destekleyici doğal ürünler kullanmak 2.Kaşıntılı Cilt ve Kepek Hava yapısındaki değişim ve ortamdaki nem oranındaki değişiklikler ile baharda artan ev temizliği sıklığı ile deterjan maruziyetindeki artış gibi nedenlerle kediniz deri tahrişlerine de maruz kalabilir, bu durum kedinizde rahatsızlık yaratabilir ve hatta kedinizin tüy dökme sürecini etkileyebilir. Çözüm: Bol su içmeye teşvik etmek için evin farklı yerlerinde, günde birkaç defa değiştirilen temiz su bulundurmak. Sağlıklı yağlar ve sağlıklı beslenme ile desteklemek Sormak istediğiniz her soru, yardımcı olabileceğimiz her konu için her zaman olduğu gibi, daima buradayız. Doğa ile uyumun getirdiği sağlıkla, huzurla ve güvenle... Kaynak ve Referanslar 1 2 3 4 Sorumluluk Reddi Bu bilgilerin, eğitimli bir tıp uzmanının vereceği tavsiyeler yerine geçmesi amaçlanmaz. Pitho, yalnızca genel bilgi temelinde ve kaynaklarını da belirterek size verilen bu bilgilere dayanarak verdiğiniz kararların sorumluluğunu kabul etmez ve bu bilgiler kişiselleştirilmiş tıbbi tavsiye yerine geçmez.

  • Yumurta Kabuğu

    Evet, yumurta kabuğu. Yumurta kabuğunu tüketmek çok tuhaf görünüyor olabilir ancak sağlık açısından dikkate alınması gereken çok sayıda faydası vardır. Elbette kabuk halinde tüketilemeyeceği oldukça açık. Bu nedenle tıpkı Pitho Spirulina'da yaptığımız gibi, diğer gıdalarla birlikte toz halinde tüketmemiz gerekiyor. Bu yazımızda size yumurta kabuğunun hem sizin hem de hayatınızdaki patili bireyler için yararlarından bahsederken, piyasada satılan yumurta kabuğu tozlarını almak istemeyenler için çok pratik tarifini de veriyor olacağız. Verdiğimiz bilgilerin kaynaklarına sayfa sonunda yer alan listeye tıklayıp ulaşabilirsiniz. Yumurta Kabuğu ve Yumurta Kabuğu Tozu Yumurta Kabuğu Tozunun Besin Değerleri Yumurta kabuğunun kabaca %40'ı kalsiyumdur. Her gramı 381-401 mg kalsiyum sağlar. Yarım yumurta kabuğu, yetişkinlerin 1000 mg olan günlük ihtiyacını karşılamaya yetecek kadar kalsiyum sağlayabilir. İzole edilmiş hücreler üzerinde yapılan bir araştırma, saf kalsiyum karbonatla karşılaştırıldığında yumurta kabuğu tozunun k alsiyum emiliminin %64'e kadar daha fazla olduğunu buldu. Araştırmacılara göre bu etkinin nedeni ise yumurta kabuklarındaki protein yapısı. Yumurta kabukları kalsiyum ve proteinin yanı sıra stronsiyum , florür , magnezyum ve selenyum gibi az miktarda başka mineraller de içerir. Tıpkı kalsiyum gibi bu mineraller de kemik sağlığında rol oynamaktadır. Yapılan çalışmalar yumurta kabuğu tozundaki kalsiyumun daha iyi emilebileceğini göstermektedir. Yumurta kabuğu tozu, kalsiyum karbonat takviyelerinden %64'e kadar daha etkilidir. Yumurta Kabuğu Tozunun İnsanlara Faydaları Yumurta Kabuğu Tozunun Osteoporoz Riskini Azaltması Osteoporoz, zayıf kemikler ve artan kemik kırığı riski ile karakterize bir sağlık durumudur. Yaşlılık, osteoporoz için en güçlü risk faktörlerinden biridir, ancak yetersiz kalsiyum alımı da zamanla kemik kaybına ve osteoporoza katkıda bulunabilir. Günlük beslenmenizde kalsiyum eksikse, takviye almak günlük gereksinimlerinize ulaşmanıza yardımcı olabilir. Yumurta kabuğu tozu hem kolay hem de ucuz bir seçenektir. Osteoporozu olan menopoz sonrası kadınlarda yapılan bir araştırma, yumurta kabuğu tozunun D3 vitamini ve magnezyumla birlikte alınmasının, kemik mineral yoğunluğunu artırarak kemikleri önemli ölçüde güçlendirdiğini buldu. Kalsiyum ve D Vitamini Yumurta kabuğu tozu, osteoporoz riskini azaltmada saflaştırılmış kalsiyum karbonattan daha etkili olabilir. Hollandalı menopoz sonrası kadınlarda yapılan bir araştırma, yumurta kabuğu tozunun, plaseboya kıyasla boyundaki kemik mineral yoğunluğunu arttırdığını buldu. Buna karşılık, saflaştırılmış kalsiyum karbonat bunu fark yaratabilecek ölçüde iyileştirmekte yetersiz kaldı. Yumurta Kabuğu Zarının Eklem Sağlığına Faydası Yumurta kabuğu zarı, yumurta kabuğu ile yumurta akı arasında bulunur. Haşlanmış bir yumurtayı soyduğunuzda kolaylıkla görülebilir. Teknik olarak yumurta kabuğunun bir parçası olmasa da genellikle ona yapışıktır. Evde yumurta kabuğu tozu yaparken zarını çıkarmanıza gerek yoktur. Yumurta kabuğu zarı esas olarak kolajen formundaki proteinden oluşur. Aynı zamanda az miktarda kondroitin sülfat, glukozamin ve diğer besin maddelerini de içerir. Yumurta kabuğu zarındaki bu yararlı bileşiklerin eser miktarlarının sağlığınız üzerinde önemli bir etkisi olması muhtemel değildir. Bununla birlikte, bazı çalışmalar yumurta kabuğu zarı takviyelerinin düzenli olarak alınmasının eklemlerinize fayda sağlayabileceğini göstermektedir. Potansiyel etkililiğini doğrulamak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır. Yumurta kabuğu tozunu günde kaç gram tüketmeliyiz? Günde 2,5 gram yarım silme tatlı kaşığı yumurta kabuğu tozu tüketmeniz yeterlidir. Yumurta Kabuğu Tozu Neyle ve Nasıl Tüketilebilir? Yumurta kabuğu tozunu makarna sosunuza (piştikten sonra), peynirli soslarınıza ekleyebilir yoğurdunuza akrıştırabilirsiniz. Yumurta Kabuğu Tozunun Patili Bireylere Faydaları Kalsiyum bizler için olduğu gibi kediler ve köpekler için de en kritik besinlerden biridir. Kemik sağlığı, kas hareketi ve kanın pıhtılaşmasında önemli bir rol oynar. Yumurta kabukları, çok fazla ekstra maliyet olmadan kedinizin ve köpeğinizin diyetine daha fazla kalsiyum ve mineral eklemenin kolay bir yoludur. Eğer hayatınızdaki patili birey henüz gençse, senior patili bireylerin ebeveynlerinin aksine, bu faydaları size "taurin"in ya da "antioksidanlar"ın yararları kadar önemli görünmeyebilir. Ancak hem büyüme hem de gelişme dönemind ekemiklere yapılan bu -o dönem için gerekli gibi durmayan- yatırım ileri yaşlar için önemli bir dönüş getirecektir. Köpekler ve Kediler için Yumurta Kabuğu Kediler günde kaç gram yumurta kabuğu tozu tüketmeli? Kedilerin günde 1/4 çay kaşığı yani yaklaşık 1 gram yumurta kabuğu tozu tüketmeleri yeterlidir. Köpekler günde kaç gram yumurta kabuğu tozu tüketmeli? Köpeklerin günde 3/4 çay kaşığı ya da yarım silme tatlı kaşığından kaşığından daha az yani 2 gram kadar yumurta kabuğu tozu tüketmeleri yeterlidir. Yumurta Kabuğu Tozunun Riskleri Doğru şekilde hazırlandığında yumurta kabuğu tozunun güvenli olduğu kabul edilir. Aklınızda bulundurmanız gereken sadece birkaç şey var. Öncelikle, boğazınıza ve yemek borunuza zarar verebileceği için büyük yumurta kabuğu parçalarını yutmaya çalışmayın. Bir sonraki bölümde yumurta kabuğu tozu tarifini vermekteyiz. İkincisi, yumurta kabukları Salmonella enteritidis gibi bakterilerle kirlenmiş olabilir. Gıda zehirlenmesi riskini önlemek için yumurta kabuğunu yemeden önce mutlaka tarifte de belirtteğimiz gibi fırınlayın. Son olarak, doğal kalsiyum takviyeleri kurşun, alüminyum, kadmiyum ve cıva gibi nispeten yüksek miktarlarda toksik metaller içerebilir. Ancak yumurta kabuklarındaki bu toksik elementlerin miktarı, istiridye kabuğu gibi diğer doğal kalsiyum kaynaklarına göre daha düşük olma eğilimindedir ve genellikle endişe verici değildir. Yine de ne yazık ki günümüzde hemen her gıdadaki risklere karşı yapmamız gerektiği gibi hayatınıza güvenilir antioksidanları almayı ve günlük rutinimize dahil etmeyi ihmal etmeyin. Yaralanma veya enfeksiyon riskini önlemek için yumurta kabukları fırınlanmalı ve öğütülmelidir. Evde Yumurta Kabuğu Tozu Yapımı Evde yumurta kabuğu tozu tarifimiz "Tarifler" bölümünde. Ulaşmak için bu cümleye tıklayın. Kaynaklar Besin Değerleri Besin Değerleri 2 Mineral ve Aminoasit Mineral ve Aminoasit 2 Mineral ve Amonasit 3 Mineral ve Aminoasit 4 Mineral ve Aminoasit 5 Mineral ve Aminoasit 6 Mineral ve Aminoasit 7 Osteoporoz Osteoporoz 2 Eklem Sağlığı Eklem Sağlığı 2 Eklem Sağlığı 3 Eklem Sağlığı 4 Riskler Riskler 2 Riskler 3 Riskler 4 Riskler 5

  • İç Parazit Konusunda Yapılabilecek En Kötü Hata

    "Köpekler ve kedilerde iç parazitin önlenmesine ilişkin bazı önerilere katılmıyorum. İç parazit ilacı üreticilerinin tavsiyelerine uyarsanız, evcil hayvanınızı aslında hiçbir şeyi engellemeyen, sağlığa zarar veren kimyasallarla zehirleme riskiyle karşı karşıya kalırsınız." Dr. Karen Baker İç parazit ilaç üreticileri her yerde, her köpek ve kediye yıl boyunca önleyici ilaçlar (yan etkileri olan kimyasal böcek ilaçları) verilmesini tavsiye ediyor. Ancak bu konuda kaynağını tarafsızca, bilimden alan öneriler de mevcut. İç parazit ilacı üreticileri ve bazı geleneksel veteriner hekimler, nerede yaşarsanız yaşayın veya hayatınızdaki patili bireyin bireysel maruz kalma riski ne olursa olsun , en az üç ayda bir defa parazit ilacı uygulanmasını önerir. "Bana göre bu akıllıca veya mantıklı bir yaklaşım değil; çünkü yaşadığınız yer evcil hayvanınızın riskini değerlendirmede en önemli husustur. Her yerde, her evcil hayvana düzenli aralıklarla kimyasal böcek ilacı verilmesi fikrine kesinlikle katılmıyorum." diyor Dr. Karen Baker. Çünkü hiçbir ilaç tamamen zararsız değildir. İç parazit ve kalp kurdu önleyicileri, patili bireylerin sağlığına zarar verebilecek kısa ve uzun vadeli yan etkilere sahip olma potansiyeline sahip kimyasal böcek öldürücülerdir. Bu böcek öldürücülerin toksisite sine ilişkin endişelere ek olarak, parazitlerin bunlara karşı dirençli hale geldiği ne dair kanıtlar da var. Özetle: Sorun: Parazitlerin önlenmesine ilişkin geleneksel tavsiyelerdeki sorun , enfeksiyon olasılığına ve bir hayvanın yaşamının hemen hemen her ayında bir kimyasalın uygulanmasının risk/yarar dengesine odaklanmak yerine, odak noktasının bir hastalığın korkutucu doğası olmasıdır. Asıl nokta: Parazit önleyicilerin kimyasal böcek öldürücüler olduğunu anlamak önemlidir. Ek: Toksisiteleriyle ilgili endişelere ek olarak, bu ilaçlara olan direncin arttığına dair kanıtlar da var; bu direnç tipik olarak belirli ilaç sınıflarının aşırı kullanımının doğal bir sonucudur. Gerçek: Companion Animal Parasite Council tarafından yayınlanan 2023 iç parazit yaygınlık haritasına göre , ABD'deki kedi ve köpeklerin sadece %1,52 'sinin iç parazit testi pozitif çıktı. Yol: İç parazitlerden uzak tutacak en önemli önlem sağlıklı beslenme ve güçlü bağışıklık sistemidir. Ek: Alanında uzmani güvenilir veteriner hekiminiz tarafından, bulunduğunuz bölge ya da hayatınızdaki patili bireyin yaşam standartları nedeniyle büyük risk altında olduğu belirtiliyorsa uygulamadan sonraki bir hafta boyunca karaciğeri için detoks uygulamayı unutmayınız. Uyarı: Kedinize veya köpeğinize aynı hafta içinde hem iç hem dış parazit ürünü vermekten kaçınınız. Doğa ile uyumun getirdiği sağlıkla, huzurla ve güvenle... Sorumluluk Reddi Bu bilgilerin, eğitimli bir tıp uzmanının vereceği tavsiyeler yerine geçmesi amaçlanmaz. Pitho, yalnızca genel bilgi temelinde ve kaynaklarını da belirterek size verilen bu bilgilere dayanarak verdiğiniz kararların sorumluluğunu kabul etmez ve bu bilgiler kişiselleştirilmiş tıbbi tavsiye yerine geçmez.

  • Kedilerin Acı Çektiği Nasıl Anlaşılır? Kedilerde Ağrıyı Tespit Etme Yöntemi Olarak FGS

    Kedilerin acı eşiğinin yüksek olması, ilk bakışta iyi bir özellik gibi görünse de, yeteri kadar uzun bir süredir kedi ebeveyni olan herksin bildiği gibi büyük bir kabustur. Hastalıklarına müdahale etmeyi geciktiren bu yapıları sebebiyle erken müdahalenin imkansızlaşır, tedavilerine ise genellikle iyileşme şansının oldukça azaldığı dönemlerde başlanır. Tam da bu nedenle Montreal Üniversitesi'ndeki araştırmacılar, veteriner hekimler tarafından bir kedinin yaşayabileceği ağrı seviyesini belirlemesinde kullanması adına FGS'yi (FELINE GRIMACE SCALE) geliştirdiler. FGS, kedilerin hissettikleri ağrının, yüz ifadelerindeki değişikliklere dayalı olarak değerlendirilmesini sağlamaktadır. Bu yazımızda, FGS'ye göre kedilerin acı çektiği nasıl anlaşılır sorusunu görsellerle yanıtlıyor olacağız. FGS Nedir? Ağrıyı tedavi etmek için öncelikle onu tanıyabilmek gerekir. Memelilerde ağrının değerlendirilmesi, yüz ifadelerindeki değişiklikler de dahil olmak üzere ağrı kaynaklı davranış değişikliklerinin belirlenmesine dayanır. Grimace ölçekleri, yüz ifadelerindeki değişikliklere dayanarak hayvanlarda ağrıyı değerlendirmek için kullanılan araçlardır ve farklı türlerde geliştirilmiştir. Feline Grimace Ölçeği (FGS) (© Université de Montréal 2019) de kedilerde ağrı değerlendirmesine yardımcı olabilecek geçerli, hızlı, güvenilir ve kullanımı kolay bir araçtır. Feline Grimace Ölçeği puanlarına dayanarak, veteriner hekimlerin ağrı yönetiminde klinik kararlarına yardımcı olmak için analjeziklerin (yani ağrı kesicilerin) uygulanmasının gerekli olup olmadığını bilmek ya da bir sorun olduğunu tespit ederek buna dair muayene ve testlere başlama kararı vermek mümkündür. FGS Ölçeği Kullanımı Kedilerin acı çekip çekmediğini, ağrısı olup olmadığını anlamak için kullanılan FGS'de 5 evre bulunur, Her evredeki ifadeler 0 ile 2 arasında derecelendirilir: 0 = ağrı yok 1 = orta düzeyde veya az ağrı 2 = belirgin ağrı Toplam 4'ün üzerinde puan alınması durumunda kedinin çektiği acıya, güvenilir ve alanında uzman bir hekimce, ağrı kesici ile müdahale edilmesi ve sebebinin acilen bulunması gerekir. Kedilerin Acı Çektiğini Anlamamızı Sağlayan İfadeleri FGS Ölçekleri Ağız Bıyıklar Yüz Pozisyonu Kulaklar Gözler Düzenli takip yapılabilmesi adına geliştirilen uygulamayı da indirebilirsiniz. Daima huzur ve özgüvenle baktıkları ve daima iyi insanlarla karşılaştıkları uzun bir ömür dileğiyle. Doğa ile uyumun getirdiği sağlıkla, huzurla ve güvenle... Kaynak ve Referanslar 1 2 3 4 Sorumluluk Reddi Bu bilgilerin, eğitimli bir tıp uzmanının vereceği tavsiyeler yerine geçmesi amaçlanmaz. Pitho, yalnızca genel bilgi temelinde ve kaynaklarını da belirterek size verilen bu bilgilere dayanarak verdiğiniz kararların sorumluluğunu kabul etmez ve bu bilgiler kişiselleştirilmiş tıbbi tavsiye yerine geçmez.

  • Kedilerde ve Köpeklerde Tüy Dökülmesi

    Hayatınızdaki patili bireyin tüylerinin, evinizin zemininde Western filmlerindeki çalılar gibi yuvarlandığına şahit oldunuz mu? Eğer olduysanız neden bu kadar çok tüy döktüğünü, hangi noktaya kadar normal olduğunu merak edebilirsiniz. Gelin, kedilerde ve köpeklerde tüy dökülmesi nedenlerine daha yakından bakalım. Kedilerde ve Köpeklerde Tüy Dökülmesi Nedenleri: 1. Onlar için Sağlıklı Olması: Kedi ve köpeklerin tüy dökmesinin en temel sebebi, tüy dökmenin onlar için sağlıklı olmasıdır. Tüy dökme, tüylü hayvanlar için hayatın olağan bir parçasıdır ve boşa harcanan bir çaba değildir. Tüy dökülmesi, ölü tüylerin atılmasına ve ciltteki doğal yağların salınmasına yardımcı olur. Ölü tüyler çıkarılmazsa cilt tahrişine neden olabilir. Tam da bu nedenle, tüy dökülmesinin olası diğer nedenlerini tespit edip olabilidğince doğal yöntemlerle engellemek yerine , kimyasal ürünlerle tüy dökülmesini durdurmak uzun hatta kısa vadede dahi birçok sağlık sorununa neden olacaktır . 2. Mevsim Geçişleri: New York, Huntington Station'daki Island Veterinary Group'un kurucu ortağı Veteriner Hekim Angela N. Martin , WordsSideKick.com'a verdiği demeçte kedi ve köpeklerin vücut sıcaklıklarını kontrol etmelerine yardımcı olmak için yılda yaklaşık iki defa mevsimsel olarak ölü derilerini attıklarını ve/veya yoğun tüy dökmesi yaşadıklarını belirtti. Bu dökülme ilkbahar ve sonbaharda yaşanmaktadır. İkbaharda tüy dökmek, patili bireylerin ağır kışlık kıyafetlerini üstlerinden çıkarmalarına yardımcı olurken, sonbaharda tüy dökmek ise kışlık kıyafetlerini giyebilmek için hazırlanmalarına yardımcıdır. Veteriner Hekim Dr. Sam Gilbert, mevsim geçişlerinde yaşanan tüy dökme döngüsünün, bir evcil hayvanın içeride ve dışarıda geçirdiği süreye bağlı olarak değişebileceğini belirtmektedir. Evde yaşayan patili bireyler , yapay aydınlatmanın yanı sıra yazın klimaya, kışın ısıtmaya maruz kalır. Bu durum biyolojik saatlerini karıştırabilir, ilkbahar ve sonbaharda fazla dökülmesindense yıl boyunca nispeten sabit tüy dökülmesine ve ev sıcakken daha fazla, serinken daha az tüy dökülmesine neden olabilir. 3. Stres: Stresin tüy dökülmesine olan etkisinin maksimum ve en göze çarpan formunu veteriner hekim ziyaretlerinizde görmüş olmanız muhtemeldir. Bunun nedeni stresli zamanlarda kasların gerilmesi ve telojen tüyler olarak adlandırılan dinlenme evresindeki tüy köklerinin salınmasıdır. Bu durum, stres durumunda, stresin seviyesine göre artan ya da azalan tüy dökümüne neden olur. Stresin belirtilerine, nedenlerine ve çözümlerine bu cümeye tıklayarak ulaşabilirsiniz. 4. Bağışıklık Tepkisi Düşüklüğü: Kedi ve Köpeklerde Bağışıklık Neden Düşer? Besin eksikliği sorunları, stres, uyku düzeni bozuklukları ve kalıtsal faktörler patili bireylerde bağışıklık tepkisinin düşmesine neden olabilir. Kedi ve Köpeklerde Bağışıklık Düşüklüğü Belirtileri? Tekrarlayan enfeksiyonlara eğilimli ve geleneksel antibiyotik tedavilerine başarısız yanıt İştahsızlık Çeşitli cilt enfeksiyonlarına yatkınlık Yavru ise yavaş büyüme Aşı sonrası hastalıklar ya da normalden uzun süren toparlanma Enfeksiyonlarla ilgili diğer semptomlar hayatınızdaki patili bireyin bağışıklık tepkisinin düşük olduğunu gösterebilir. Kaliteli ve Pahalı Mama Kullanırsam Besin Eksikliği Yaşamaz Mı? En pahalı ya da en kaliteli içeriğe sahip olduğu belirtilen kuru mamayı almanız, ne yazık ki beslenme kaynaklı sorun yaşamayacağı anlamına gelmez. Bunun birçok nedeni vardır. Başlıca nedenleri nden bahsetmek gerekirse: Kuru mamaların içeriğindeki ögelerin -en kaliteli ve üst sınıf içerikler kullanılsa dahi- büyük çoğunluğu, mamanın yapım sürecinin doğal gerçeği olan kurutma ve sıkıştırma evresindeki yüksek ısılı işlemler sırasında kaybolur. Bu kayıp her segmentteki ve fiyattaki kuru mamalar için ortaktır. Mamanın segmenti düştükçe, bu nedenle kaybedilenin yerine lezzet arttırıcılar ve sentetik besinlerin eklenme oranı yükselir. Bu süreçte de hayatınızdaki patili bireyin uzun vadeli sağlığına zarar verebilecek farklı türde akrilamid ve diğer kanserojenler oluşur. Ek olarak mamaların üretim ve stoklama süreçlerinin aşamalarına tamamen hakim olmamamız, her birinde raf ömrünü uzatmak için koruyucu kullanılması ve bu koruyucuların türü ile miktarı kritik derecede önemlidir. Kuru mamaların bir diğer dezavantajı ise düşük nem içeriğidir. Bu, özellikle su ihtiyacının büyük çoğunu gıdasından alma güdüsüne sahip kedilerin, mamalarından su almak yerine daha fazla su içmesi gerektiği anlamına gelir ama kediler su içmeye zaman ayırmaktan pek hoşlanmaz. Kuru mamalra dair ayrıntılı bilgiye bu cümleye tıklayarak ulaşabilirsiniz. 5. Endokrin Bozukluklar: Endokrin Bozukluk Nedir? İç salgı bezlerinden salgılanan ve kan yolu ile vücuda yayılarak ilgili organlarda etki gösteren hormonların eksik veya fazla olmasıdır. Bu eksiklik ya da fazlalığın miktarına göre çeşitli semptomlar görülebilir ya da hastalıklar oluşabilir. Endokrin bozuklukların başlıca belirtileri; Fazla tüy dökülmesi (fazla vurgusunun sebebi, ilk cümlelerimizde özellikle belirttiğimiz üzere kedi ve köpeklerde tüy dökülmesinin belirli seviyelere kadar normal ve sağlıklı olmasıdır) Ruh hali değişiklikleri Kilo durumu değişiklikleri (Endokrin hastalığı ya da kedi/köpek olması gibi değişkenlere göre hızlı kilo alımı ya da kaybı) Normalden fazla su içme Halsizlik belirtileri Enfeksiyona meyillilik İshal 6. Alerjiler: Kedi ve köpeklerde tüy dökülmesine; Kaşıntı, Koku, Cilt iltihabı, Ciltte kabuklanma, Ciltte koyulaşma veya Gastrointestinal belirtiler (Karın ağrısı, iştahsızlık ve/veya kusma, ishal) eşlik ettiğinde , ikincil cilt enfeksiyonları ile alerjilerden de şüphelenilir. Bu dökülmelerde yer yer tüysüz bölgeler oluşabilir. 7. Yaş: Kedi ve köpeklerin tüyleri; tüylerin büyüdüğü, dinlendiği ve tüy kökünün tüyü bırakıp büyüyecek tüye yer açtığı bir döngü içindedir. Yaşları ilerledikçe dinlenme süreci kısalabilir. İleri yaş, bağışıklık tepkisinin düşmesine neden olabilir. Yaşa bağlı ağrılar strese neden olabileceği gibi, karakterdeki öne çıkan unsurların yaşla birlikte sivrileşmesi nedeniyle de stresi artabilir.(Örneğin gençken gergin olan bir kedide yaş ilerledikçe gelişen anksiyete ya da gençken odak noktası olmayı seven oyuncu bir köpeğin yaşlandıkça artan talepkarlığı nedeniyle, rutini içinde dahi girdiği stres) Ayrıca kediler yaşlandıkça kendilerini daha az temizleme eğilimindedirler. Bu, daha fazla tüy dökülmesine veya tüylerinin matlaşmasına neden olabilir. 8. Genetik Yatkınlık: Uzun tüylü patili bireylerin daha fazla tüy dökmesi yaygın bir yanılgı dır. Evet, uzun tüylü kedilerden İran Kedileri, Ragdoll Kedileri ve Main Coon tüy dökmeye daha yatkındır ancak aynı zamanda, örneğin kısa tüylü olması isminde dahi yer alan American Short Hair fazla tüy dökmesiyle bilinir. Köpekler için de durum benzerdir. Tüy uzunluğu bir kriter değildir. L abrador Retriever, Newfoundlands ve Pekingese çok fazla tüy dökme eğilimindeyken, Dachshund, Kaniş ve Border Teriyer neredeyse hiç tüy dökmezler. Bir türün diğerinden daha fazla tüy dökmesinin, tüy uzunluğu ya da yapısına bağlı belirli bir nedeni yoktur. Bazı patili bireyler, yalnızca doğal genetik yapılarından dolayı fazla tüy dökerken bir diğeri daha az tüy dökebilir. 9. Parazitler: Mantar enfeksiyonları ve pireler, sorun çözülene kadar tüy dökülmesi başta olmak üzere birçok sağlık sorununa neden olabilir. Bu durum biz patili birey ebeveynleri için oldukça can sıkıcıdır. Çünkü hem parazit ilaçlarının ağır yan etkiler oluşturan toksik bir etken madde olan Izoksazolin ya da türevi olan Afoxolaner içermesi hem de FDA'nın sadece firma beyanında dayalı sistemi nedeniyle bu ürünleri onaylamış ve gelen tepkilerle kullanım sonuçlarını belirttiği açıklamalar yayınlamış ancak onayını kaldırmamış olması sorunu, "O zaman ne yapacağız?" sorusunu ortaya çıkardı. Konunun detaylarına bu cümeye tıklayarak ulaşabilirsiniz. Bu durumda ev yapımı bazı ürünler de kullanmak bir seçenek ancak yoğun dış parazitli ortamda bulunan patili bireyler için bu seçenek, uzun vadede etkili değil. Bu durumda ne yazık ki bu ürünleri kullanmak zorundayız. Ancak doğal antioksidanlarla hayatımızdaki patili bireyi destekleyi ve bu süreçte sürekli gözlem altında tutmayı ihmal etmememiz gerektiğini unutmamalıyız. 10. Hamilelik ve Emzirme: Hamilelik ve emzirme, patili bireylerde sağlıklı bir tüy için ihtiyaç duydukları vitamin ve mineralleri tüketebilir. Bu durum fazla tüy dökmeye yol açabilir. Bu dönemlerde ona özel bir beslenme planı uygulamak fayda sağlayacaktır. 11. Yeteri Kadar Taramamak: Hayatınızdaki patili bireyi taradığınızda fazla tüy dökülmesinin önemli bir miktarını tarak ile alabilirsiniz. Bunu cildine zarar vermeyecek şekilde uygulamak önemlidir. Aksi durumda daha fazla tüy dökülmesine neden olabilirsiniz. Tarama rutinini keyif aldığı bir alışkanlık haline getirmek, sizinle keyifli ve kaliteli zaman geçirmesini sağlayıp strese karşı da etkili olacaktır. Kedimi/Köpeğimi Tranmaya Nasıl Alıştırabilirim? Yavru patili birey i sevgi dolu bir ses tonuyla konuşarak tarayıp sonrasında sevdiği bir yiyecekle ödüllendirmek onun bu rutine hızlıca alışmasını sağlayacaktır. Yetişkin ve taranmayı sevmeyen patili bireyl erde ise; Önce elinizle -tırnaklarınızı da hafifçe kullanarak- severken sevgi dolu bir ses tonuyla konuşunuz. Ardından sevdiği bir yiyecekle ödüllendiriniz. Yarım saat kadar sonra aynı ses tonuyla ve aynı kelimeleri kullanarak onu seviniz. Ardından, sakladığınız tarağı çıkarıp o görmeden nazikçe taramaya başlayınız. Taradığınızı fark ettikten sonra ama henüz itiraz etmeden önce taramayı bırakıp sonrasında ödüllendirebilirsiniz. (Siz taramayı henüz bırakmadan itiraz ettiyse ödüllendirmeyin. Sadece taramayı bırakın.) Görmesiyle itirazı arasındaki süre yavaş yavaş uzayacak ve zamanla ortadan kalkacaktır. 12. Karaciğer Sorunları ve Toksinler: Karaciğer vücudu temizleyen ve arındıran bir detoks organıdır. Mamaların, aşıların, ilaçların, solunan havanın, kişisel bakım ve temizlik ürünleri gibi tüm dış toksinlerin vücuttan temizlenmesini sağlar. Vücuttaki toplam toksik yük miktarı arttıkça karaciğer zorlanmaya ve vücudu arındıramamaya başlar. Vücutta biriken toksinler ise, tıpkı insanlarda olduğu gibi, kendisini önce ciltte gösterir. Ciltteki sorunlar da tüy dökülmesine sebep olur. 13. Böbrekler ve Böbreküstü Bezleri: Böbreklerin birçok işlevi vardır. Başlıca görevleri kan dolaşımından atık ürünleri uzaklaştırmak, potasyum ve sodyum gibi bazı temel minerallerin seviyelerini düzenlemek, vücuttaki su miktarını korumak, çeşitli hormonları salgılamak ve idrar üretmektir. Böbrekler çeşitli işlevlerini yerine getirmek için büyük miktarda yedek kapasiteye sahiptir, bu nedenle herhangi bir klinik belirti görülmeden önce böbreklerin en az üçte ikisinin (%67 ila %70) işlevsiz olması gerekir. Birçok vakada, hastalık belirginleşmeden önce böbrek hasarı birkaç ay veya yıl (kronik) boyunca meydana gelmiştir. Mamalardaki koruyucu ve aromalar,  Su tüketiminin az olması, Yetersiz egzersiz ya da Genetik yatkınlıklar böbrek sorunlarına neden olabilir. Böbrek sorunları, kanda zararlı madde (toksin) oranını arttırdığında ise yine ilk belirtilerden birisi fazla tüy dökülmesi olmaktadır. 14. Kepek: Kepek, Cilt yağ dengesinin bozulması, Enfeksiyon, Yetersiz beslenme, Obezite, Yetersiz su alımı, Stres gibi nedenlerle oluşan bir deri problemidir. Kepek genellikle sırtın, kuyruk ile birleştiği bölgelerde beyaz pulların tüy üzerine çıkması ile görülür. Kaşıntıya ve tahrişe neden olan kepek aynı zamanda fazla tüy dökülmesinin bir diğer sebebidir. Unutmayın: Onları hayatımıza alırken vücutlarının tüylerle kaplı olduğunu biliyorduk. Eğer en başından hangi ırkın daha fazla hangi ırkın daha az tüy döktüğünü öğrenmeye çalışarak bir patili bireyi sahiplenecekseniz, henüz buna hazır olmadığınızı kabullenin. Tıpkı hangi ay doğan çocuğun daha az ağlayıp hangisinin daha fazla ağladığını araştırarak çocuk sahibi olmaya çalışıyorsak, buna henüz hazır olmadığımızı kabullenmizin gerekmesi gibi. Hazır olmamamız sorun değil. Hazır olmak zorunda değiliz. Ama en temel gerçekleri sebebiyle ondan uzaklaşmak yerine bunun altında yatan bir sağlık sorunu olup olmadığını araştırmak ve eğer öyleyse iyi olmasını sağlamak zorundayız. Tüylerinin dökülmesini -hayatımızdaki birçok diğer gerçek gibi- kabul etmek , vermiş olduğumuz ve sadece bizi etkilemeyen kararımızın arkasında durmak zorundayız. Ve eğer bize -büyük bir bölümünü sezmemizin mümkün olmadığı- derin bir bağ ile bağlanmış olan varlığı derinden sarsacak o kararı vermeyi aklımızdan geçirebiliyorsak , önce ona şefkat dolu ve ömrünün son gününe kadar sevgiyle eşlik etmeye hazır bir aile bulmamızın en önemli sorumluluğumuz olduğunu bilmek zorundayız . Doğa ile uyumun getirdiği sağlıkla, huzurla ve güvenle... Kaynak ve Referanslar https://www.zoetispetcare.com/blog/article/cat-shedding https://forvetargentina.com/wp-content/uploads/2021/03/Campbell-Small-Animal-Dermatology-Secrets.pdf https://www.msdvetmanual.com/endocrine-system/endocrine-system-introduction/endocrine-diseases-in-animals https://www.msdvetmanual.com/cat-owners/hormonal-disorders-of-cats/introduction-to-hormonal-disorders-of-cats https://www.msdvetmanual.com/dog-owners/hormonal-disorders-of-dogs/introduction-to-hormonal-disorders-of-dogs https://www.msdvetmanual.com/cat-owners/hormonal-disorders-of-cats/disorders-of-the-pituitary-gland-in-cats https://www.msdvetmanual.com/dog-owners/hormonal-disorders-of-dogs/disorders-of-the-pituitary-gland-in-dogs https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0377840118305285?via%3Dihub#bib0185 https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0377840118305285?via%3Dihub https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC7128840/ https://www.msdvetmanual.com/cat-owners/digestive-disorders-of-cats/disorders-of-the-liver-and-gallbladder-in-cats#Infectious-Diseases-of-the-Liver_v3244337 https://www.petmd.com/cat/conditions/urinary/kidney-failure-in-cats https://thevillagevets.com/blog/6-causes-of-dog-shedding/ Sorumluluk Reddi Bu bilgilerin, eğitimli bir tıp uzmanının vereceği tavsiyeler yerine geçmesi amaçlanmaz. Pitho, yalnızca genel bilgi temelinde ve kaynaklarını da belirterek size verilen bu bilgilere dayanarak verdiğiniz kararların sorumluluğunu kabul etmez ve bu bilgiler kişiselleştirilmiş tıbbi tavsiye yerine geçmez.

  • Köpeklerde Mevsimsel Alerjiler

    Bir köpek, ilkbahar ve sonbahar gibi yalnızca belirli mevsimlerde alerji belirtileri gösteriyorsa, mevsimsel alerjiden şüphelenilir. Bu, köpeğin, yalnızca yılın belirli zamanlarında çevrede bulunan alerjenlere alerjisi olduğu anlamına gelir. Mevsimsel alerjiler, yıl boyu süren çevresel alerjilerden ve gıda alerjilerinden farklıdır çünkü semptomlar, köpeğin neye alerjisi olduğuna ve belirli alerjenlerin çevrede ne zaman yaygın olduğuna bağlı olarak yalnızca yılın belirli zamanlarında görülür. Buna karşılık, yıl boyunca alerjisi olan köpeklerde tüm yıl boyunca cilt sorunları yaşanacaktır . Mevsimsel alerjisi olan köpeklerin, patileri (özellikle parmak araları), bel bölgesi gibi belirli bölgelerinde kaşıntı olabileceği gibi her yerinde de kaşıntı olabilir. Ayrıca yılın belirli zamanlarında çeşitli çevresel alerjenlere maruz kaldıklarında tekrarlayan kulak enfeksiyonları ve cilt enfeksiyonları yaşayabilirler. Müdahale edilmediğinde anal kese problemlerine dahi neden olabilen bu alerjiler yaşam kalitesini ve bağışıklık tepkisini olumsuz etkiler. Mevsimsel alerjisi olan köpeklerin çoğunda semptomlar ilkbaharda (Mart'tan Haziran'a kadar) ve sonbaharda (Eylül'den Aralık'a kadar) görülür, ancak bu, hava durumuna ve konuma göre de değişebilir.  Alerjiler Köpeklerin Patilerini Sıklıkla Yalamasına ve Kemirmesine Neden Olabilir Köpeklerde Mevsimsel Alerji Türleri Aşağıdaki alerjenler genellikle köpeklerde mevsimsel alerjilere neden olur: Çim poleni Ağaç poleni Ot poleni Küfler ve mayalar Toz akarları ve depolama akarları Pire ısırığı dermatitine neden olan pireler Köpeklerde Mevsimsel Alerjilerin Belirtileri Belirtiler köpeğe bağlı olarak değişecektir ancak şunları içerebilir: Genellikle patilerini aşırı yalanması -ancak yalama vücudun herhangi bir yerinde de olabilir- Fazla yalanan bölgelerde lekelenmeler Bazı bölgeleri çiğneme/kemirme Parazit durumu olmaksızın aniden kaşınma Fazla tüy dökülmesi Cildin hatta beyaz köpeklerde tüylerin kızarıklığı Kabuklar Cildin nemlenmesi Cildin koyulaşması (siyah pigmentli cilt) Derinin kalınlaşması (fil derisi) Ciltte veya kulaklarda koku Kafa sallama Kulakları, gözleri veya yüzü pençelemek Anal keselerin alerjiye bağlı olarak problemli hale gelmesi nedeniyle anüsün tekrar tekrar yalanması, anüsün şişmesi, anüsün sürtülme ihtiyacı Sulu gözler Ters hapşırma  Bir köpeğin vücudunda mevsimsel alerjilerden en çok etkilenen bölgeler patiler (özellikle parmak araları), uzuvlar, ağız, kulaklar, karın, kasık, koltuk altı, kuyruk ve göz çevresidir. Köpeklerde Mevsimsel Alerjilerin Nedenleri Mevsimsel alerjilerden muzdarip bir köpeğin, çevredeki belirli alerjenlere karşı aşırı duyarlı bir bağışıklık sistemi vardır. Alerjen seviyeleri yükseldiğinde köpeğin bağışıklık sistemi tetiklenir ve alerjik tepkiye ve semptomların gelişmesine yol açar.  Veteriner Hekimler Köpeklerde Mevsimsel Alerjileri Nasıl Teşhis Ediyor? Mevsimsel alerjiler, Fiziki muayene bulgularına, Semptomlara Her yıl aynı mevsimlerde tekrarlayan semptom ve enfeksiyon öyküsüne dayanarak teşhis edilir. Mevsimsel alerji tanısına ulaşmak için benzer semptomlara neden olabilecek cilt akarları, pireler veya gıda alerjisi gibi diğer cilt rahatsızlıklarının da dışlanması gerekir. Örneğin: Şiddetli kaşıntı, kızarıklık ve tüy dökülmesi semptomları olan bir köpekte pire bulunursa, pire alerjisi teşhis edilir ve tedavi uygulanıp sonucu gözlemlenir. Köpeklerde Mevsimsel Alerjilerin Tedavisi Mevsimsel alerjiler kronik bir durumdur, yani tedavisi yoktur. Bununla birlikte, köpeğinizi rahat ettirmek için semptomları tedavi etmenin ve yönetmenin yolları vardır: Başta   Cytopoint ® olmak üzere tercihen Apoquel® ya da Prednisone mevcut kaşıntıyı hafifletmek ve alevlenmeler sırasında kaşıntıyı yönetmek için reçete edilir. Kaşıntı kontrol edilebilirse köpek rahat edecek ve ikincil cilt enfeksiyonlarına yakalanma riski daha az olacaktır. Bir köpeğin alerji mevsimleri klinik geçmişine göre belirlendikten sonra, alerji mevsiminin başlangıcından bir ay önce zerdeçal yağı ve Spirulina C kullanım miktarı arttırılır, normalde kullanılmıyorsa bir ay önce yukarıda bahsedilen ilaçlarla birlikte kullanıma başlanır. Alerji mevsiminin bitiminden bir ay sonra devam edilir. Kaşıntı, kaşıntı önleyici ilaçlarla dahi tam olarak kontrol edilemiyorsa, köpeğin vücudunu yalamasını ve çiğnemesini önlemek için Elizabeth yakalığı olarak da bilinen boyunluklardan takılmalıdır. Bu boyunluklardan plastik olanları, zaten hassas olan ciltlerinde yaralanmalara neden olabildiğinden yumuşak olan çeşitlerinin kullanılması önerilir. Özellikle Genel Cilt Hassasiyetlerinde Yumuşak ve Yıkanabilir Yakalık/Boyunlukları Kullanmak Oldukça Önemlidir Saf ve güçlü bir somon yağı takviyesi, alerji mevsiminde anal bez sorunlarının önlenmesine ya da tedavisine de yardımcı olabilir. Bir omega-3 yağ asidi takviyesinin etkili olması dört ila altı hafta sürer, bu nedenle mevsimsel alerjisi olan bir köpeğin bu takviyeyi yıl boyunca kullanması en iyisidir. Rutin kulak temizliği, varsa mevcut kulak enfeksiyonunun temizlenmesine ve gelecekteki kulak enfeksiyonlarının sıklığının azaltılmasına yardımcı olabilir. Kulak enfeksiyonu varsa enfeksiyonu tedavi edin ve veterinerinizin tavsiyelerine göre kulakları temizleyin. Enfeksiyon olmadığında, köpeğinizin kulaklarını yıl boyunca rutin olarak - iki üç haftada bir- temizleyin. Bunun için eczanelerde de bulabileceğiniz gliserinin hijyenik bir pamuğa damlatılması yeterlidir. Köpeğinizin kulanığını, ona zarar vermeksizin nasıl temizleyebileceğinizden emin değilseniz lütfen güvenilir ve alanında uzman bir veteriner hekimden, size göstermesini rica ediniz. Bir köpeğin vücudunun birden fazla bölgesinde cilt enfeksiyonu olduğunda ağız yoluyla alınan ilaçlara ne yazık ki sıklıkla ihtiyaç duyulur. Klindamisin ve sefaleksin gibi antibiyotikler , bakteriyel cilt enfeksiyonlarını tedavi etmek için reçete edilir ve ketokonazol gibi mantar önleyici ilaçlar , maya enfeksiyonları gibi mantar cilt enfeksiyonlarını tedavi etmek için reçete edilir. Topikal tedavi cildi rahatlatmak ve cilt enfeksiyonlarının tedavisine yardımcı olmak için kullanılabilir. Örneğin batikon ve su karışımı denemeye değer ve oldukça etkilidir. Köpeğiniz leğenin içinde ayakta durma konusunda sorun yaşamazsa bir leğene, yaşarsa bir pati yıkama aparatına su ekleyip Suya, rengi açık çay kıvamına gelene kadar batikon döküp Bunu leğende yaptıysanız 4 patisiyle birden içine girip durmasını sağlayabilir Bunu pati yıkama aparatıyla yaptıysanız, karışımı her patide yenileyerek 4 pati için tek tek uygulayabilirsiniz. 3-4 dakika patileri suda beklettikten sonra temiiz bir bezle ya da kağıt havluyla kurulayabilirsiniz. Beyaz ya da açık renk patileri varsa patilerinin rengi bu süreçte değişebileceğinden, uygulama sonrasında, hazırlayacağınız %50 su %50 beyaz sirkeden oluşan bir karışımla patisini temizleyebilirsiniz. Doğa ile uyumun getirdiği sağlıkla, huzurla ve güvenle... Kaynaklar 1 2 3 4 5 6 7 8 Sorumluluk Reddi Bu bilgilerin, eğitimli bir tıp uzmanının vereceği tavsiyeler yerine geçmesi amaçlanmaz. Pitho, yalnızca genel bilgi temelinde ve kaynaklarını da belirterek size verilen bu bilgilere dayanarak verdiğiniz kararların sorumluluğunu kabul etmez ve bu bilgiler kişiselleştirilmiş tıbbi tavsiye yerine geçmez.

  • Yavru Kedi Bakım Rehberi

    Bebek bir yavru kedinin bakımını üstlenmek zorunda kalacak kadar şanslıysanız, onun da sizin kadar şanslı olabilmesi için öğrenmeniz gereken birçok şey var. Bu yazı yavru kedi bakımına dair merak ettiklerinize dair bir rehber niteliğinde olacaktır. 1. Bölüm Bu Kimin Bebeği?: Yavru kedi buldum ne yapmalıyım? Bu bebeğin annesini tanımıyorsanız ve herhangi bir yerde, ortalama bir akıllı telefondan biraz büyük ya da biraz daha küçük bir kedi bulduysanız yapmanız gerekenden önce yapmamanız gereken ilk şey ona dokunmak tır. Eğer bu boyutlarda bir kedi bulduysanız ve tehlikede değilse, yani yol üzerinde ya da yanlış insanlarla veya saldırgan bir başka hayvanın tehdidi altında değilse dokunmaksızın yardım etmek gerekir. Bu noktadaki yardım annesinin gelip gelmeyeceğinden emin olmaktır. Çünkü bir bebek kediye, sokaklarda yaşıyor olsa bile, en iyi bakacak kişi kendi annesidir. Annesinin gelmesini belirli aralıklarla uzaktan gözlemleyiniz. Bu durum yaklaşık 6 saati bulabilir, üstesinden gelemediği bir durum yaşaması durumunda bazen 12 saati dahi bulabilir. Bu süre zarfında kedinin güvende olmasını mümkünse ona dokunmaksızın, değilse temiz bir peçete yardımıyla dokunarak sağlamak yapılabilecek en büyük yardım olacaktır. Yavru kediye dokunulmaması gerekmesinin en önemli sebebi, geri dönen annnesinin onun yabancı bir kedi olduğunu düşünmesine sebep olmamaktır. Sizin kokunuzun sindiği yavru kediye annesinin tekrar alışması zaman alabilir ya da bazı anne kediler tamamaen reddedebilir. Annesinin geri dönmesi durumunda annesine yemek ve su desteği sağlayarak bebek kediye de dolaylı olarak yardımcı olabilirsiniz. 2. Bölüm Annesiz yavru kediye bakımının en kritik değişkeni yavru kedinin yaşıdır. Önce yavru kedinizin hangi evrede olduğunu bulmanız için gelişim evrelerinen bahsedeceğiz. Bu Yavru Kedi Kaç Aylık? Kedilerin Büyüme Evreleri: 1-10 Hafta 1 ila 6. hafta arası, yavru kedilerin çok hızlı büyüdüğü ve geliştiği dönemdir. Bu süre zarfında onlara ihtiyaç duydukları sıcaklığı ve yiyeceği sağlayacak donanıma sahip olan annelerinin yanında olmaları gerekmektedir. Annesiz yeni doğan yavru kediler üç saatte bir biberonla beslenmeli ve tuvaletleri elle yaptırılmalıdır. Yeni Doğmuş Kedi: Yavru kediler yeni doğduklarında gözleri kapalıdır, kulakları katlanmıştır, ayakta duramazlar, vücut sıcaklıklarını koruyamazlar, kendileri yemek yiyemezler. Tüm bunlar insan bebeklerinde de böyle olsa da çok kritik ve önemli bir fark ları vardır: Kendi kendilerine dışkılayamazlar. 1 Haftalık Kedi: Gözler hala kapalıdır. Göbek bağı üzerindedir. Doğum ağırlıklarının yaklaşık iki katıdırlar ve çok uykulu olurlar. Ancak 1 haftalık bir yavru kediyi kucağınıza alırsanız başını kaldırır, uzuvlarını hareket ettirir ve ses çıkarır. Bu süre zarfında anne kedi, bebeklerini sıcak tutması, beslemesi ve sindirimi ve eliminasyonu teşvik etmek için vücutlarını uyarması (yalaması) gerektiğini bilir. Bu aynı zamanda yeni doğmuş yavru kedilerin anne kedinin ürettiği ilk süt olan antikor içeren kolostrumu alması için kritik bir zamandır. Kitten Lady olarak da bilinen Hanna Shaw şöyle açıklıyor: “İlk iki gün emziren bir anne, yavru kedinin hastalıklarla savaşmasına yardımcı olacak kolostrum yoluyla yavru kedinin bağışıklık tepkisini güçlendirir. Bir yavru kedi kolostrumu almazsa, bağışıklığı zayıflayacak ve hastalık ve enfeksiyonlara karşı daha savunmasız olacaktır." NOT: Kolostrum nedir? Annenin doğumdan sonraki ilk 3-5 gün boyunca ürettiği süt, kolostrumdur, kıvamı koyu rengi sarı gibidir. Bileşiminde yüksek oranda protein ve bağışıklık kazandıran immünoglobulin içerir. Laktoz ve süt yağı normal süte göre daha düşüktür. 2 Haftalık Kedi: 2. haftada yavru kedinin gözleri açılır ve ilerde hangi renk olacak olursa olsun bu evrede gözleri mavi olur. Ancak gözleri tam olarak gelişmemiştir ve uzağı göremezler. Kulak kanalları açılır ancak kulaklarının uçları yuvarlaktır, yetişkin bir kedininki gibi sivri değildir. Dişler henüz çıkmamıştır ve tırnaklarını hala içeriye alamazlar. Bu aşamada yavru kedi, varsa kardeşlerinin farkına varır ve yemek zamanı geldiğinde annesinin meme uçları için rekabet etmeye başlar. İkinci haftada da henüz kendi kendine dışkılayamazlar. Bu nedenle annesi yoksa dışkılaması için sizin yardım etmeniz gerekir. 3 Haftalık Kedi: 3 haftalıkken, yavru kediler çevrelerini keşfetmeye ve dolaşmaya başlar. Kendileri dışkılamaya başlayabilirler hatta bunun için dondurma kabı kapağına kum koyup ona gösterirseniz kum kabını kullanmayı öğrenebilenler bile olabilir. 3. haftadan itibaren dişi mi erkek mi oldukları görülebilir. Dişler çıkmaya başlar ve pençeler geri çekilmeye başlar. Gözleri hala mavidir. Kulakları yukarı doğru bakmaya başlar. Bu noktada, yavru kedinizi nazikçe okşamaya başlayabilirsiniz, size minik mırıltılarla karşılık verebilirler. Bu dönemde daha uzun ama daha geniş aralıklarla beslenirler. Süt dışındaki ama sindirimi kolay ve yumuşak yiyecekler yiyebilirler. 4 Haftalık Kedi: Görüşleri ve işitmeleri gelişir ve kum kabı alışkanlıkları kazandırılabilir. Köpek dişleri çıkar. Bu yaştaki kedi yavruları yaklaşık 400 gram ağırlığında olurlar ve genellikle oyuncaklara meraklıdırlar. Bu evre onlarla bağ kurmaya başlamak için idealdir. 5 Haftalık Kedi: Yavru kedilerin özgüvenleri ve sosyal becerileri gelişmeye devam eder. Küçük azı dişleri çıkmaya başlar ve kulakları sivrileşir. 5 haftalık kedi yavruları tamamen gelişmiş bir vizyon ve ortaya çıkan bir macera duygusuyla her geçen gün daha bağımsız hale gelir. Bireysel kişilikleri kendini göstermeye başlayabilir. 5. haftadan itibaren onu tehlikelerden korumak birinci öncelik haline gelmelidir. Çünkü hareketlenmeye başlarlar ve her geçen gün çok daha hareketli ve biraz da inatçı olmaya devam ederler. Tüm bunlara rağmen tehlikelerden ve yaptıklarının sonuçlarından - yüksekten düşme, keskin ya da sıcak cisimlere basma, keskin cisim yutma - habersizdirler. 6 Haftalık Kedi: Süt dişleri yerindedir ve işitmesi tamamen gelişmiştir. Bu yaştaki kedi yavruları oynamayı, atlamayı ve keşfetmeyi severler. Ancak hala tehlikelerden habersizdirler. Çoğunlukla katı yiyecekler yiyor olabilirler ancak arada annesinden, eğer yoksa sizden ekstra sıvı desteği almaya ihtiyaçları vardır. 7-8 Haftalık Kedi: 7. ve 8. haftalarda, yavru kediler yetişkin benliklerinin minyatür bir versiyondur. Göz rengi maviden yetişkin rengine döner ve karakterindeki bağımsızlık artar. Yavru kediler ayrıca bu yaşlarda daha az uyumaya başlar, bu da enerji ve oyun süresinin artması anlamına gelir. Koşmayı, tırmanmayı, zıplamayı çok severler ancak hala yüksekten düşmenin ne anlama gelebileceğine dair bir fikirleri yoktur. Bu nedenle tehlikelerden korunmaya çok daha muhtaçtırlar ve buna rağmen oldukça da inatçıdırlar. Yaklaşık 8. haftada, tüm çok keskin süt dişleri çıkar ancak yine de arada sırada annesinden, yoksa sizden sıvı desteği alma ihtiyacı devam eder. 9. haftanın sonunda neredeyse 1,5 kilo ağırlığında olacaktır. Kediler, 6 aylık olana kadar yavru kedi olarak kabul edilir; bu nedenle, büyümek için daha yapacak çok işi var. 3. Bölüm Yavru Kedinin Temel İhtiyaçları Tebrikler, kedi annesi oldunuz! Türünüzden ve elbette cinsiyetinizden bağımsız olarak elde ettiğiniz bu sıfatı hakkıyla taşıyabilmeniz için bilmeniz gerekenler: 1. Yavru Kedinin Vücut Isısını Nasıl Korurum? İçinde 30 derece sıcaklıkta su bulunan ve sağlamlığından emin olduğunuz bir sıcak su torbasını temiz bir pamuklu beze sarıp, zemininde pamuklu bir örtü olan bir kutuya koyunuz. Bu kutu cereyan almayan ve sıcaklığı ideal oda sıcaklığına en yakın olan odanızda yer almalı. 2. Yavru Kediyi Güvende Hissettiririm? Tik-tak sesleri çıkaran bir saati yumuşak bir örtüye sarıp kutunun, sıcak su torbasına da yakın olan bir yerine bırakınız. Böylece kediniz annesinin kalp atışlarına ve sıcaklığına yakın olduğunu hissedebilecektir. 3. Yavru Kedi Ne Yer? 0-3 Haftalık yavru kedilerin, tarifini vereceğimiz ev yapımı mamayı ya da yeni doğan kediler için özel olarak formüle edilmiş güvenilir bir kedi sütünü içmesi gerekir. Ev Yapımı Yavru Kedi Maması: Çeyrek su bardağı laktozsuz süt, 1 silme yemek kaşığı ev yoğurdu ve 1 yumurta sarısını iyice karıştırın. Sıcak su dolu bir kasenin içine başka bir kase ile koyup uygun sıcaklığa getirin. Beslemeden sonra kalan bölümü buzdolabında saklayıp bir sonraki beslemede (Maksimum 3 saat sonra) tekrar aynı şekilde ısıtarak kullanabilirsiniz. Ancak yine kalması durumunda dökün ve sonraki beslemede yenisini hazırlayın. Bu tarifi zorunluluk durumlarında kullanabilirsiniz ancak annesiz bir bebek kedi için, yeni doğan kediler için özel olarak formüle edilmiş güvenilir bir kedi sütü daha idealdir. 4. Yavru Kedini Nasıl Beslenir? 0-2 Haftalık yavru kedileri 3 satte bir beslemek gerekir. 3. haftada süre 4 saate kadar çıkabilir. Bu durum gece de geçerlidir. Sattinizi 3 saatte bir çalacak şekilde 24 saat boyunca ayarlayınız. Sırt üstü pozisyonda değil, annesinden emiyormuş gibi yüz üstü pozisyonda olmalıdır Ön patilerini şişeyi tutan elin ayasına koymaya çalışacağını fark edebilirsiniz. Hatta beslenirken patileriyle "yoğurma hareketi" yapabilir. Doyduğunda veya gaz çıkarmaya ihtiyaç duyduğunda ağzını biberondan çekecektir. Bunu yapmak istediğinde ona izin verin. Serçe parmağınızla vücudunu belli belirsiz okşayın ve birkaç dakika sonra biberonu tekrar uzatın. Yemezse doymuştur, zorlamayın. Normalde yediği miktardan daha az yediyse bir sonraki alarmınızı 3 saat sonrası yerine 2 saat sonrasına kurup tekrar deneyebilirsiniz. 5. Yavru Kedinin Tuvalet İhtiyacının Nasıl Karşılarım? 0-3 Haftalık yavru kediler tuvaletlerini yapabilmek için size ihtiyaç duydarlar. Üç haftalıktan küçük yenidoğanlar kendiliğinden dışkılayamazlar. (Bazıları yapar, ancak bu, enfeksiyona yol açabilecek tam dışkılamayı sağlayamaz.) Yeni doğan bebeğinize yardımcı olmak için ılık suyla nemlendirilmiş pamuk kullanın. Hem beslemeden önce ve hem de beslemeden sonra genital/anüs bölgesine hafifçe bu pamukla masaj yapın. Bu masajı yaparken anne kedinin yalamasını canlandırdığınızı unutmadan, hafifçe -yukarıdan aşağıya, aşağıdan yukarıya değil- yukarıdan hafifçe aşağıya, geri çekip tekrar yukarıdan hafifçe aşağıya olacak ve arada anüs ve genital bölgesine de pudra sürer gibi hafif dokunuşlar uygulayacak şekilde alt karın bölgesine masaj yapın.1-2 dakikalık masajda dışkılama gerçekleşmezse 1 saat içinde tekrar deneyin. Dışkılamadan sonra ılık suyla (biberondaki gibi) ıslatılmış peçeteyle dışkısını/idrarnı alın ve göz yakmayan (fazla köpüğe neden olmayacak kadar az miktarda) bebek şampuanı ve ılık su (biberondaki gibi) kullanarak hazırlanmış pamuklu bir bezle temizleyip kalan köpükleri ılık suyla hazırlanmış temiz bezle temizleyin. Bunun yerine temizleme işlemini kediler için özel olarak formüle edilmiş güvenilir bir markaya ait ıslak mendillerle de yapabilirsiniz. Ancak asla pire/kene şampuanı, yetişkin kedi ve köpekler için şampuan, göz yakmayan bebek şampuanı haricinde bir insan şampuanı ya da insanlar için ıslak mendilleri kullanmayınız. Bu ürünler yeni doğanlar için toksik olacaktır. 6. Yavru Kedi Yıkanır Mı? Kediler yıkanmaz. Kendilerini, bizim onlar için yapabileceğimizden çok daha kusursuz temizleyebilirler. Bir kediyi yıkamanız için buna gerçekten mecbur olmanız ve bu mecburiyetin kendinizden değil kedinin sağlığından kaynaklanıyor olması gerekir. Yavru kedide ise durum farklı görünebilir. Sonuçta henüz kendisini temizleyemez. Ancak özellikle de henüz bir aylık dahi olmamış yavru kedinin yıkanması büyük riskler taşır. Bu risklerin en başında soğuk algınlığı ve enfeksiyon gelir. Yavru kediniz eğer kendi dışkısı nedeniyle kirleniyorsa ılık suyla (biberondaki gibi) ıslatılmış peçeteyle dışkısını/idrarnı alın ve göz yakmayan (fazla köpüğe neden olmayacak kadar az miktarda) bebek şampuanı ve ılık su (biberondaki gibi) kullanarak hazırlanmış pamuklu bir bezle temizleyip kalan köpükleri ılık suyla hazırlanmış temiz bezle temizleyin. Bunun yerine temizleme işlemini kediler için özel olarak formüle edilmiş güvenilir bir markaya ait ıslak mendillerle de yapabilirsiniz. Ancak asla pire/kene şampuanı, yetişkin kedi ve köpekler için şampuan, göz yakmayan bebek şampuanı haricinde bir insan şampuanı ya da insanlar için ıslak mendilleri kullanmayınız. Bu ürünler yeni doğanlar için toksik olacaktır. Yeni doğanın üzerinde pire varsa parmağınızı sulandırılmış, doğal elma sirkesine batırarak temizleyin. Eğer temizlenemeyecek kadar çoksa acilen güvenilir ve alanında uzman bir veteriner hekimi ziyaret edin pirelerinden kurtulmasını sağlayın. 4. Bölüm Bebek kedim 4 haftalık! Kedi annelliğinin en zor bölümünü başarıyla geçtiniz. Ancak önünüzde yeni sorular var. Şimdi onları yanıtlayalım. Yavru Kedi Ne Yer? 4-5 haftalık yavru kediler, gün içinde 1 defa da olsa yeni doğan evresinde yapmış olduğunuz mamaya ihtiyaç duyarlar. Bunun dışında artık yumuşak ve kolay sindirilebilen yiyeceklere geçiş yapabilirler. Bu süreçte unutmamanız gereken en önemli noktalarda biri onun damak zevkini oluşturuyor olduğunuzdur. Bu süreçte fazla aroma içeren gıdalara alıştırmanız durumunda hayatını sağlıksız gıdalar isteyerek geçirecek, ev yapımı sağlıklı gıdalar hazırlarsanız buna alışacak ve uzun vadede daha sağlıklı olması için gösterdiğiniz çabalar sırasında sizi zorlayan bir patili birey olmayacaktır. Yavru Kedimi Ailesine Nasıl Alıştırabilirim? Tıpkı yeme alışkanlıkları gibi sosyal alışkanlıklarının zemini de bu dönemde çok daha rahat atılır. Kedinizi sosyalleştirmeniz sadece birden fazla kedi/köpek ya da insanla bir arada yaşayacağı durumlar için değili, bilişsel sağlığı için de gereklidir. Evinizde ondan başka kedi, köpek ya da insan yoksa güvenilir bir ortamda ve karakterini bildiğiniz güvenilir patili bireylerle bu dönemde sosyalleştirebilirsiniz. Bu süreçte sevecen bir ses tonuyla, sakin iletişim yöntemleriyle ve dingin bir kontrolcülükle hareket ediyor olmalısınız Eğer sahiplendirmek gibi bir planınız varsa sahiplendireceğiniz kişiye alıştırmak için yine bu dönemi tercih edip 7. haftadan sonra ailesine teslim edebilirsiniz. Doğa ile uyumun getirdiği sağlıkla, huzurla ve güvenle... Sorumluluk Reddi Bu bilgilerin, eğitimli bir tıp uzmanının vereceği tavsiyeler yerine geçmesi amaçlanmaz. Pitho, yalnızca genel bilgi temelinde ve kaynaklarını da belirterek size verilen bu bilgilere dayanarak verdiğiniz kararların sorumluluğunu kabul etmez ve bu bilgiler kişiselleştirilmiş tıbbi tavsiye yerine geçmez.

  • Köpeklerde Öksürük

    Öksürük; sıvıların, tahriş edici maddelerin, yabancı parçacıkların ve mikropların temizlenmesine yardımcı olabilecek havanın solunum yollarından aniden dışarı atılmasıdır. Sağlıklı bir köpekte ara sıra görülen köpek öksürüğü genellikle normal kabul edilir ve endişelenilmesine gerek yoktur. Ancak bir köpeğin öksürüğü sürekli veya tekrarlayan bir sorun haline geldiğinde, bu ciddi bir hastalığın işareti olabilir. Köpeklerde öksürüğün en yaygın nedenlerinden bazılarını ve olası tedavilere dair temel süreçleri bilmek, ne zaman endişelenmeniz ve ne yapmanız gerektiğini belirlemenize yardımcı olabilir. Köpeklerde Öksürük Nedenleri 1. Yabancı Cisimler: Köpekler meraklarını, gözlemlemekten çok deneyimleyerek giderirler. Bu nedenle istenmeyen bir cismi, oyuncak parçasını ya da bir kemik parçasını yutmaya çalışırken boğazlarına takılması düşük bir ihtimal değildir. Köpeğinizin öksürüğünün yabancı bir cisim yutmasından kaynaklandığını düşünüyorsanız ya da buna dair bir şüpheniz varsa, buna rağmen hayatına devam etmesinin onu bir noktada çıkarabileceğini düşünmenize neden olması anlaşılabilir. Ancak gerçek ne yazık ki her zaman böyle olmayabilmektedir. Bu öksürük kronikleşebilir ve cismin yine de operasyonla alınması gerekebilir. Bu nedenle alanında uzman ve güvenilir bir hekimi ziyaret edip endişenizden bahsetmek yararlı olacaktır. Bu durumda hekiminiz yabancı cismi muhtemelen endoskopla ya da en kötü ihtimalle operasyonla çıkaracaktır. 2. Kennel Öksürüğü Köpeklerde öksürüğün en yaygın nedenlerinden biri olan Kennel öksürüğü, barınak hastalığı olarak da bilinir. Bunun nedeni grup ortamındaki köpeklerin enfeksiyona yakalanma riskinin daha yüksek olmasıdır. Kennel öksürüğü trakeobronşit, nefes borusu ve ana alt solunum yollarının iltihaplanması ve enfeksiyonu için kapsamlı bir terimdir. Genç köpekler arasında daha yaygın olsa da her yaştaki köpekler etkilenebilir. Öksürük kuru, keskin ve hırıltılıdır. Öksürüğün sonunda öğürme ve ardından kusma görülebilir. Kustuklarında beyaz bir mukusa rastalanabilir. İştah azalabilir. Boyun tasması kullanılırsa öksürük şiddelenir. Kennel öksürüğü kendi kendine düzelebilir ancak zatürre gibi ikincil sorunların olasılığını azaltmak için sıklıkla antibiyotik tedavisi uygulanır. Kennel öksürüğü ya da barınak hastalığı oldukça bulaşıcı olduğundan, hayatını 2'den fazla köpekle paylaşan ya da köpeklerini kuaför ya da kreşe gönderen patili birey eveynlerine 2-6 aylık arasındayken Bordetella Bronchiseptica  aşısı yaptırmaları önerilebilmektedir. Bu konu patili birey ebeveynlerinin araştırmalarına açıktır. 3. Alerjiler Alerjiler köpeklerde öksürüğün son derece yaygın bir nedenidir. Birçok köpeğin alerjisi vardır ve bir köpeğin alerjisinin solunum yollarının iltihaplanmasına neden olması alışılmadık bir durum değildir. Çoğu zaman bu, köpeğin toz veya polen gibi solunan tahriş edici maddelere karşı alerjisi olduğunda meydana gelir . Alerjisi olan köpeklerde öksürüğün yanı sıra sıklıkla başka belirtiler de görülür: Hapşırma Hırıltı Sulu gözler Burun akıntısı Aşırı kaşınma ve yalama Kusma ve ishal Çoğu zaman köpeklerde alerjiler çok ciddi değildir. Ancak strese ve cilt sorunlarına neden olmaması adına güvenilir ve alanında uzman bir hekimce tedavi edilmesi önemlidir. Hekiminiz genellikle Avil ya da Zyrtec gibi ilaçlarla oldukça pratik bir tedavi sağlayacaktır. 4. Reflü GERD (Gastroözofageal Reflü Hastalığı) olarak da bilinen reflü, her yaştan köpeği etkileyen yaygın bir durumdur. Yönetilmesi zor olabilecek öğürme ve kusma gibi rahatsız edici semptomlara neden olabilir. Köpeklerde reflü veya gastroözofageal reflü hastalığı (GERD), midedeki yüksek asidik içeriğin yemek borusu ve boğaza doğru hareket etmesi, tahrişe, rahatsızlığa ve hatta yemek borusu astarında hasara neden olmasıdır. Normalde alt yemek borusu sfinkter kasının asidin yukarıya doğru hareket etmesini engellemesi gerekir, ancak düzgün kapanmadığında asit reflü meydana gelebilir. Köpeklerde asit reflü gelişiminde beslenme faktörleri önemli bir rol oynamaktadır; yüksek yağlı gıdalar, yağ oranı yüksek kuru mamalar köpeklerde reflü olasılığını artırır. Çünkü yağlı gıdalar midenin normalden daha yavaş sindirmesine, bu nedenle asitin yemek borusuna geri dönmesine sebep olur. Asit reflü tedavisinin amacı semptomları hafifletmek ve yemek borusu zarının daha fazla hasar görmesini önlemektir. Köpeğinizdeki asit reflüsünün nedenine ve ciddiyetine bağlı olarak tedavi, diyet değişikliklerini ve antasitler kullanılarak yapılan tıbbi tedaviyi içerebilir. Ek olarak, daha fazla mide reflü riskini azaltmak ve midenin uygun şekilde boşaltılmasını sağlamak için tedavinin bir parçası olarak prokinetik ilaçlar reçete edilebilir. 5. Kronik Bronşit Kronik bronşit, köpeklerin solunum yollarının sık sık iltihaplanması durumunda ortaya çıkar. Bu genellikle köpeklerin kuru, keskin bir öksürüğe sahip olmasına neden olur. Bu öksürük, köpekler heyecanlandığında veya fiziksel aktiviteye girdiğinde daha da kötüleşme eğilimindedir. Bu durumun güvenilir ve alanında uzman bir veteriner hekim tarafından teşhis edilmesinden sonra tedavisi için reçete edilebilecek spesifik ilaçlar arasında solunum yollarını genişleten ve salgıların temizlenmesine yardımcı olan bronkodilatörler , öksürük baskılayıcılar , ikincil bir bakteriyel enfeksiyon kanıtı varsa antibiyotikler ve/veya iltihabı azaltmak ve öksürüğü hafifletmek için kortikosteroidler kullanılabilmektedir. Kronik bronşit için spesifik olmayan tedaviler arasında kilo fazlalığı durumunda, kilo kaybını teşvik etmek için diyet değişikliği ve hafif egzersizler; boyun tasması yerine vücut tasması kullanılması yer alır. Duman veya havadaki alerjenler gibi tahriş edici maddelerden kaçınmak, tekrarlama olasılığını azaltmaya yardımcı olacaktır. Veteriner hekiminiz, destekleyici tedavi olarak antioksidan, antiinflamatuar veya bağışıklık sistemini uyarıcı işlevlere sahip takviyeleri reçete edebilir. 6. Pulmoner Hipertansiyon Bu hastalık gurubunda yer alan pulmoner hipertansiyon tek başına bir hastalık olarak değerlendirilmeyip, farklı sebeplere bağlı olarak meydana gelen bir durum olarak ifade edilmektedir. Pulmoner hipertansiyon, akciğerlerin etrafındaki pulmoner arterlerde yüksek tansiyon anlamına gelir. Bu da vücudun yeterli oksijen almasını çok zorlaştırır. Küçük ırk ve ileri yaşlı köpeklerde daha sık görülen pulmoner hipertansiyon ayrıca baygınlığa ve nefes darlığına da neden olabilir. Bu durum tedavi edilmediğinde konjestif kalp yetmezliği ve karın içinde sıvı birikmesi meydana gelebildiğinden acil veteriner bakımı gerektirir. Bu durumun tedavisi genellikle ömür boyu ilaç tedavisi ve rehabilitasyon terapisinden oluşur. 7. Çöken Trakea Köpeklerde trakea ya da soluk borusu çöktüğünde sıklıkla kuru ve kornaya benzer bir öksürük ortaya çıkar. Bu, genellikle boyun tasması kullanma ve tasmanın çok sert çekilmesi nedeniyle boyun ve nefes borusunun hasar görmesi nedeniyle oluşur. Aşırı kilolu ve obez köpekler ve Yorkies, Chihuahuas gibi küçük boyutlu köpek ırkları trakeanın çökmesine yatkındır. Çökmenin şiddetine göre tedaviler farklılaşmakta ve duruma göre ameliyat da gerekebilmektedir. 8. Kalp Hastalıkları Kalp hastalığı genellikle köpeklerin öksürmesine neden olur. Bunun nedeni genellikle akciğerlerin etrafında sıvı birikmesidir. Öksürükler genelde hafiftir ancak sıklıkla tekrarlanır ve dinlenme durumunda tetiklenir. Kalp hastalığı köpeklerde acil veteriner hekim tedavisi gerektiren hayatı tehdit eden bir durumdur. Kalp hastalıklarının tedavisi hastalığın türüne özel olmalıdır. Bazıları ameliyatla düzeltilebilirken, diğer durumlar bir veya birkaç ilaç kombinasyonunun kullanıldığı tıbbi tedaviyle yönetilebilir. Konjestif kalp yetmezliği olan köpeklerde vücuttaki fazla sıvının giderilmesine yardımcı olmak için düşük sodyumlu bir diyet önerilebilir. Kalp sorunları için kullanılan yaygın bir ilaç türü diüretiktir. Diüretikler idrar çıkışını artıran ilaçlardır. Bu ilaçlar kalp sorunu olan köpeklerde biriken sıvıların atılmasında önemli ve etkili araçlardır. Bir köpek kalp yetmezliğinden kaynaklanan bir krize girdiğinde diüretik kullanımı hayat kurtarıcı olabilir. Digoksin adı verilen dijital glikozit gibi bazı ilaçlar , kalp kası kasılma kuvvetini artırır, kalp atış hızını yavaşlatır ve kan basıncı reseptörlerinin daha iyi çalışmasını sağlar. Kalp yetmezliğini tedavi etmek için kullanılırlar. 9. Kalp Kurdu Yaşadığınız yere bağlı olarak, kalp kurdu hastalığı köpeklerde öksürüğün olası bir nedeni olabilir. Kalp kurtları sıcak bölgelerde daha yaygın olsa da, hastalığı bulaştıran sivrisineklerin olduğu her yerde kalp kurdu hastalığı riski vardır. Kalp kurdu hastalığı olan köpeklerin öksürüğü olabilir veya hiçbir belirti göstermeyebilirler. Bu durum köpeğin büyüklüğüne, barındırdıkları solucan sayısına ve köpeğin genel sağlığına bağlıdır. Köpeklerde kalp kurdunun belirtileri arasında; Tekrarlayan öksürük Düşük enerji Kilo kaybı İştah azalması bulunur. Şiddetli bir kalp kurdu istilasında bu belirtilere ek olarak; Sıvı birikmesinden kaynaklanan şişmiş karın da dahil olmak üzere kalp yetmezliği belirtileri de görülebilir. Kalp kurdu için kullanılan aşılar, önlemeye dair garanti sunmadığından her durumda yılda bir veya 2 defa kontrol edilmesi önerilir. Köpeklerde Öksürük Tedavisinde Destekleyici Alternatif Yöntemler Köpeklerde öksürüğe neden olan farklı durumların (bronşit, mide asidi reflüsü, mide rahatsızlıkları ve bazı alerjik reaksiyonlara bağlı öksürükler gibi) tedavi sürecine destek olarak eczanelerden rahatlıkla temin edebileceğiniz famotidin etken maddeli ilaçlar kullanılabilir ( Famodin gibi) kullanılabilir. Famodin, mide asidi salgısını azaltarak mide rahatsızlıklarını tedavi etmek amacıyla da kullanılabilmektedir. Her 10 kg vücut ağırlığı için günde 2 defa 2,5 mg verilebilir. Öksürüğün hafifleyeceği birkaç günün sonunda kullanımı bırakılır. Öksürük otu olarak bilinen Tussilago farfara demlenip, soğuduktan sonra taze bir mamaya bir çay bardağı kadar karışıtırılıp verilebilir. Doğa ile uyumun getirdiği sağlıkla, huzurla ve güvenle... Kaynaklar 1 2 3 4 5 6 7 Sorumluluk Reddi Bu bilgilerin, eğitimli bir tıp uzmanının vereceği tavsiyeler yerine geçmesi amaçlanmaz. Pitho, yalnızca genel bilgi temelinde ve kaynaklarını da belirterek size verilen bu bilgilere dayanarak verdiğiniz kararların sorumluluğunu kabul etmez ve bu bilgiler kişiselleştirilmiş tıbbi tavsiye yerine geçmez.

  • Hayvanlara Zarar Verdiği Halde Bazı Veteriner Hekimlerce Kullandırılan Parazit İlaçları

    Bu araştırmaya göre, bu yaygın tedavinin uygulandığı 1.594 köpeğin üçte ikisi; kas titremesi, kas kontrolünde azalma, nöbet veya ölüm gibi trajik bir sonuçla karşılaştı. Köpeğiniz veya kediniz, FDA onaylı ve veteriner hekimler tarafından reçete edilen bu dokuz üründen herhangi birini kullanıyor mu? Kullanımının zorunlu olduğu durumlarda kendi prospektüslerinde de belirtilen uyarıları biliyor ve gerekli önlemleri alıyor musunuz? Çünkü FDA, onayladığı bu ürünlerin etken maddelerine dair çarpıcı bir açıklama yaptı ve bu açıklama, yapılan araştırmalarla da ne yazık ki teyit edildi. 2018'de FDA, köpek ve kedilerde nörolojik yan etki potansiyeli nedeniyle kimyasal böcek ilacı izoksazolin içeren dış parazit(pire/kene) karşıtı ilaçlar için bir uyarı yayınladı ( 2019'da ve yine 2021'de güncellendi ) İzoksazolin içeren dış parazit(pire/kene) karşıtı ilaçların kullanımına ilişkin veteriner hekimler ve evcil hayvan sahipleri arasında aynı zamanda tamamlanan geniş çaplı bir anket olan Jake Projesi 'nin anket sonuçları Haziran 2020'de yayınlandı. Jake Projesi anketi sonuçlarına göre , pire/kene tedavisi yapılan 1.594 köpekten (1.325'i izoksazolin içeriyordu), %66.6'sında kas titremesi, ataksi (kas kontrolünün kaybı), nöbetler ve ölüm dahil olmak üzere trajik yan etkiler görüldü. Anketin FDA uyarısı yayınlanmadan önce sona erdiğini, bu nedenle sonuçların objektif bir inceleme olduğunu belirtmek de önemlidir. Bu araştırmanın tamamına buradan ulaşabilirsiniz Bu sonuçlar, hayatımızdaki patili bireyleri dış parazitten korumak için güvenli, toksik olmayan alternatifler kullanmayı düşünmek konusunda önemli bir uyarıdır. İzoksazolin içeren kedi-köpek parazit karşıtı ilaçları verildikten sonra evcil hayvanların yaşadığı oldukça ciddi sorunlar arasında kas titremeleri, ataksi (kas kontrolünün kaybı) ve nöbetler yer alır. Bu durumun en endişe verici kısmı ise, FDA'nın yayınladığı ve yapılan araştırmalarca da teyit edilen bu önemli yan etkilere sebep olan ilaçların, yine FDA tarafından onaylanmış olmasıdır. İzoksazolin içeren parazit(pire/kene) karşıtı ilaçlar şunlardır: Nexgard (Afoxolaner) - Köpekler için tablet Bravecto (Fluralaner) - Köpekler için tablet Bravecto (Fluralaner) - Kedi ve Köpekler için topikal solüsyon Bravecto Plus (Fluralaner ve Moxidectin) - Kediler için topikal solüsyon Bravecto 1 aylık (Fluralaner) - Köpekler için tablet Credelio (Lotilaner) - Kediler ve köpekler için tablet Simparica (Sarolaner) - Köpekler için tablet Simparica Trio (Sarolaner, Moxidectin ve Pyrantel) - Köpekler için tablet Revolution Plus (Selamectin ve Sarolaner) - Kediler için topikal solüsyon DÜZENLEME: Paylaşımızın ardından geçen haftalar boyunca sizlerden aldığımız çok sayıda soruya istinaden bir ek: Afoxolaner etken maddesinin de bir İzoksazolin türevi olmasının fazla bilinmemekte. Ancak bu noktada NexGard Spectra gibi, Afoxolaner içeren ilaçlara da aynı dikkati göstermek gerektiğini belirtmek isteriz. Prospektüslerinde de bu bilgi yer almaktadır. Türkçe Prospektüse ulaşmak için bu cümleye tıklayabilirsiniz. İlgili bölümün ekran görüntüsü aşağıdadır. İyimser bir tahminle, bu ölümcül ve kalıcı etkisi kanıtlandığı halde düzenli olarak pire ve kene karşıtı ilaçları kullandıran veteriner hekimlerin çoğu, yalnızca önceden nörolojik sorun geçmişi olan ya da yaşlı patili bireyleri risk altında olarak kabul ediyor olabilir. Ancak hatırlatmak gerekir ki FDA şu uyarıda bulunur: "... daha önceden öyküsü olmayan hayvanlarda da nöbetler meydana gelebilir." NOT: Kullanımının zorunlu olduğu yoğun parazit maruziyeti durumlarında lütfen hekiminize hayatınızdaki patili birey eğer orta yaş üzerindeyse yaşını, geçmiş veya devam eden hastalıkları varsa klinik geçmişini ve durumunu özellikle belirtiniz. NOT: Kullanacağınız her ilacın, türü ve alanı ne olursa olsun etken maddelerini ve yan etkilerini araştırınız. Hayatınızdaki patili bireyin spesifik durumları (yaş, klinik geçmiş, geçmiş deneyimler vb) ile ilgili bilgilerle, alanında uzman ve güvenilir hekimlerden de destek aldıktan sonra kullanmaya başlayınız. Doğa ile uyumun getirdiği sağlıkla, huzurla ve güvenle... Kaynaklar ve Referanslar 1 2 3 4 5 Sorumluluk Reddi Bu bilgilerin, eğitimli bir tıp uzmanının vereceği tavsiyeler yerine geçmesi amaçlanmaz. Pitho, yalnızca genel bilgi temelinde ve kaynaklarını da belirterek size verilen bu bilgilere dayanarak verdiğiniz kararların sorumluluğunu kabul etmez ve bu bilgiler kişiselleştirilmiş tıbbi tavsiye yerine geçmez.

bottom of page